Neden AFAD-SEN?

Dünya üzerinde bir çok ülkede olduğu gibi ülkemizde de memurların devlete karşı mesleki anlamda iktisadi-sosyal özlük haklarının ve çıkarlarının korunması amacıyla sivil toplum örgütleri oluşturulmuştur. Sendikal örgütler olarak nitelendirilen bu kamu tüzel kişiliklerinin öncelikle tarihçesini araştırmakta fayda olduğu kanaatindeyim.

“Sendika” tabiri, Latince’de şehir devleti yöneticisi anlamına gelen “Syndic” sözcüğünden türemiş olup, 19.yüzyıldan sonra bir topluluğun ortak çıkarlarını savunmak için oluşturulan bir örgüt anlamını da taşımaktadır. Sonrasında sendika kavramı “çalışma koşullarını iyileştirmek ve korumak amacıyla işçilerin kurdukları sürekli topluluk” şeklinde tanımlanmıştır. İlk olarak İngiltere’de 1824, ABD’de 1842, Almanya’da 1869, Fransa’da ise 1884 yılında sendikaların serbestçe kurulmasına olanak tanıyan yasalar çıkarılmıştır.

Sendikacılığın Türkiye’de tarihsel gelişimi ise 1871 yılında başlamıştır. İstanbul’da Ameleperver Cemiyeti’nin kurulması ve bundan bir yıl sonra tersane işçilerinin grevinin patlak vermesiyle bu hareket başlamıştır. Osmanlı Devleti’nde 19.yüzyılın sonlarında işçilerin cemiyetler çatısı altında bir araya gelerek örgütlendikleri görülmüştür. Sonrasında 1925 yılında Takvir-i Sükun Kanunları’nın çıkmasıyla Cumhuriyet’in ilk döneminde sendikalara örgütlenebilme imkanı verilmiştir.

Türkiye’de sendikacılık 1961 Anayasası ile farklı bir boyut kazanmıştır. Sosyal Hukuk Devleti ve sosyal adalet anlayışının sonucu olarak, çalışma hakkı, grev, sendika ve toplu sözleşme hak ve özgürlüğü ilkeleri Anayasal güvence altına alınmıştır. 1995 yılında yapılan Anayasa Değişikliği ile kamu çalışanlarına sendika kurma hakkı, 2001 yılında yapılan değişiklikle ise memurlara sendika hakkı tanınmıştır. Sonrasında 2012 yılında TBMM Genel Kurulunda memurlara toplu sözleşme hakkı tanınmıştır.

Sendikalar memurların görüşlerini, düşüncelerini ve taleplerini ilgili makamlara bildirmekle yükümlüdürler. Kamu kudretinin memurlarla tek tek ilişki kurması imkansızdır. Hakların gurup adına savunulmasında sendikalar devreye girmektedir. Ayrıca sendikalar memurların hayatında psikolojik anlamda farklı bir rol oynamaktadır. Sendika üyesi olan memurlar zor çalışma ortamının dışında çok güzel dostluk ilişkileri kurabilmektedir.

Her ne kadar sendikanın sözlük anlamının;  “çalışanların özlük, ekonomik, sosyal, demokratik haklarının alınıp, korunup geliştirilmesi”, siyasetin ise sözlük anlamının; “ülke sorunlarıyla ilgilenme, ülke sorunlarına çözüm üretme işi” olduğu söylense de, Türkiye’de mevcut bir çok sendikal yapının belli bir siyasal ideolojiye yaslanmış olduğunu üzülerek görmekteyiz. Sendikaların amacının herhangi bir siyasi partinin büyümesine destek değil bilakis temsil ettikleri üyelerin sosyal ve özlük haklarının büyümesine vesile olmaktır.

4688 sayılı Kamu Görevlileri Sendikaları Kanunu’nun 20. maddesi çok açıktır. Bu kanuna göre “Kurulan sendika ve konfederasyonlar siyasi partilerin kuruluşu içinde yer alamazlar, siyasi partilerin ad, amblem, rumuz ve işaretlerini kullanamazlar” denilmektedir.

Artık Türkiye’de bulunan memurların sendika sözcüğünü duyduklarında tepkiyle karşıladıklarını rahatlıkla görmekteyiz. Bunun en büyük etkeni ise memurların siyasi uzantısı olan sendikalardan muzdarip olması ve kendi aralarında karşıt görüş nedeniyle bölünmelere sebebiyet vermesidir. Sendikaların bu aşamadaki görevi ayrıştırıcı değil birleştirici olmalıdır.

28 Şubat 1959 yılında İç İşleri Bakanlığına bağlı Sivil Savunma Genel Müdürlüğü kurulmuştur. Kanunun kabul edildiği 1959 yılında Sivil Savuma çalışanlarının sayısının azlığına binaen  sendikal faaliyetler içerisinde kendisine bir yer bulamamıştır.

2009 Yılında Sivil Savunma Genel Müdürlüğü ile birlikte Türkiye Acil Durum Yönetimi Genel Müdürlüğü ve Afet İşleri Genel Müdürlüğünü de kapatan 5902 sayılı Afet ve Acil Durum Yönetimi Başkanlığının Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanun 17.06.2009 tarih ve 27261 sayılı Resmi Gazetede yayımlanarak yürürlüğe girmesiyle  personel sayısının artması ve geçmişten günümüze kadar gelen birikmiş sorunların çözümü yönünde hiç bir sendika gayret sarf etmemiştir.

AFAD çalışanlarının kendi sendikaları olmadığı için hep başka adlar altında bulunan sendikalarda kaybolmuş, yıllarca biriken sorunları karşısında bugüne kadar sürdürülen sendikal faaliyetlerde kendisine bir türlü yer bulamamıştır.

İşte bu noktada 2014 yılında Muş AFAD personellerinin bir araya gelerek, 657 Sayılı DMK ve 4688 sayılı Kamu Çalışanları Sendikaları Kanunu çerçevesinde geçici genel mekezi MUŞ ilinde bulunan AFAD Sendikası kurulmuştur.Daha sonra sendika genel merkezini Ankara iline taşıyarak sorunlarını uzmanlaşmış kadrolar eşliğinde kamu otoritelerine iletme çabası içine girmeyi hedeflemekteyiz.

Ayrıca kuruluş aşamasında yukarıda belirtildiği üzere sendika-siyaset olgusu içine girmeme kararı alınmış, siyaset gütmeyen ve herhangi bir siyasi partinin arka bahçesi olmayan sendikacılık anlayışı benimsenmiştir. AFAD personelinin yılların açlığına cevap verebilen bu sendikanın, her geçen süreçte AFAD camiasının tüm kesiminde kabul görerek büyüme oranı hızla artacaktır. Bayındır, İnşaat ve Köy hizmetleri iş kolunda faaliyet gösteren ve AFAD çalışanlarına sırtlarını dönen yaklaşık 20 yıllık sendikalar ancak AFAD-SEN kurulduktan sonra tekrar hatırlamaya başlamışlardır. Şunu unutmayalım ki 2009 yılında AFAD Başkanlığı’nın kurulmasıyla 2011 yılına kadar hiç bir sendika bizi kabul etmez olmuştu ve Hangi hizmet kolunda olduğumuz belli etmeyi bile çok  görmüşlerdi.

Bugüne kadar AFAD çalışanlarının sayısal çoğunluğundan fayda elde eden ancak özlük haklarının korunması bir tarafa ellerindeki mevcut hakların gitmesine (SDS, YEMEK) de göz yuman bu sendikalara artık geçte olsa dur demenin zamanı gelmiştir.

Unutulmamalıdır ki, bütün yeni oluşumlar ihtiyaçtan ortaya çıkarlar. AFAD-SEN kurucusu olan AFAD personelleri de, kendilerinin üvey evlat muamelesi görmesi ve kendilerine yapılan haksızlıklara dur demek amacıyla, Bakanlıklarda ve Başbakanlık Afet ve Acil Durum Yönetimi Başkanlığı’nda artık kendilerini temsil etmek düşüncesiyle bu oluşum içine girilmiştir.

Tüzüğümüzün 6. maddesinde belirtildiği üzere Üyelerimizin mesleki bilgi ve becerilerinin artırılması, işyerlerinde verimliliğin yükseltilmesi dolayısıyla yapılan hizmetin kalitesinin de yükseltilmesi için sosyal, kültürel, ekonomik, mesleki  ve teknik eğitim çalışmalarına önem verir.

Bu çerçevede nasıl ki AFAD Başkanlığı Dünyada bir marka haline gelmiş ise AFAD-SEN’in de  üyelerine yönelik tüzüğünün 6. maddesi gereği Ulusal ve ulusal arası düzeyde Arama Kurtarma faaliyetinde bulunan kuruluşlarla işbirliğine girerek eğitim ve tatbikatlar düzenlemek.

Üyelerimizin Arama Kurtarma sonrası karşılaşılan hukuki sorunların çözülmesi için AFAD Başkanlığı ile görüşmeler yaparak önerilerde bulunmak, çözümler üretmek ve mali sorumluluk sigortası yaptırmak.

Bir AFAD çalışanı olarak buradan bütün arkadaşlara sesleniyorum. Bizim yerimiz sizin yanınız, sizin yeriniz bizim yanımız. AFAD çalışanlarının tek gücü olan AFAD-SEN çatısı altında birleşelim. Hep birlikte güçlenelim.

 

Artık tüm AFAD çalışanı TEK SES, TEK YÜREK …